Raskolnikov'u Anlamak…
- Temmuz 3, 2024
Geçmiş zamanlarda yapılan savaşlar toprak almak, hazine elde etmek gibi amaçlar üzerine yapılıyordu ve savaşın kesin bir galibi bir de kaybedeni oluyordu. 1984 evrenindeki savaşlar sürekli devam eden, kesin bir galibi olmayan ve sonuçta toprak değişiminin olmadığı savaşlardır. Buradaki amaç toprak almak veya hazine elde etmek değil. Bu savaşın sürekli devam etmesidir. Toplum, ülkenin sürekli savaş halinde olduğuna inanırsa barışa ulaşabilir. İnsanları daha fazla çalıştırabilir, üretime zorlayabilir ve daha az tüketmelerini sağlayabilirsiniz. Savaş sürekli olduğunda teknik gelişmeler durabilir, bilimsel araştırmalar sadece savaş odaklı ilerler (bu araştırmaların başarıya ulaşıp ulaşmaması önemli değildir çünkü amaç bu savaşı kazanmak değil sürekli halde tutmaktır) ve halkı dış güçleri sorumlu tutarak daha motive kalmaları sağlanabilir. Bu motivasyonla onlara asgari yaşam şartları bile sunsanız savaşı kazanmaya yaklaşıyormuş ve dış güçleri alt ediyormuş algısı yarattığınızda, onlar bunu önemsemeyecektir. Görüldüğü gibi savaşın sürmesinin barışa birçok açıdan katkısı vardır. Bu yüzden savaş kavramı artık anlamını yitirmiş ve barış olmuştur.
Özgürlük bireyselliktir. İktidar ise ortaklaşa olmaktır. Özgür olmak aykırı düşünmeyi ve yalnızlığı getirir çünkü ortaklaşmadan yani iktidardan uzaklaşmıştır. Tam aksi ise kölelik bir özgürlüktür. Çünkü köle olmak tam anlamıyla iktidara boyun eğmek, tam anlamıyla kendi kimliğinden sıyrılmaktır. Bu boyun eğme ve sıyrılma iktidarla ortaklaşa olmayı getirir. İktidarla ortaklaşa olabilen biri artık özgürdür çünkü artık o iktidar olmuştur ve iktidar olmak hükmetmeyi getirir. İnsanlara hükmetmek, maddeye hükmetmek, en çok da beyinlere hükmetmektir. Sonuçta özgür olan yalnız kalır ve dışlanır. Köle olan iktidar olup özgürleşir. Özgürlük köleliktir...
Bilge olan farkına varandır. Farkına varan ve bu aşağılık sistemi bile bile bununla yaşamak zorunda kalan çaresiz ve zayıftır çünkü bu insan hastalıklı bir insandır. Çevresinden tiksinir, bu sistemin dişlisi olan insanlıkla uyumsuzdur ve onlara nefretle bakar. Cahil olan ise çok güçlüdür. Tam bir uyumluluk halinde yaşar. Asgari yaşam şartları, yaşadığı sistemin işleyişi gibi nerdeyse onu hiçbir şey zayıflatamaz ve motivasyonunu azaltamaz çünkü o iktidarla (büyük biraderle) bir bütündür.
Yorum Bırakın